28 Nisan 2011 Perşembe

Ambrosia

Ancak bir Tanrı direnirse
yağarım deyince yağmur,
ölümsüzler içinde dolandı kara bulut.
Tanrılar Tanrısının cılız oğluna
dedi ki;
"ver bana Ambrosia,
ölümsüz olayım
direnmek için Tanrıymışcasına."

Ocak.2008

23 Nisan 2011 Cumartesi

Sezgi


dolanıyor sevgin sezgime
yolunun yolumla kesişmesini beklemedeyim
kan kusuyor, şerbetleri anlatıyorum.
bir sevmeğe çabalıyorum
olmuyor,
bir susmayı deniyorum
kolayca oluyor
anlamıyorum!

22 Nisan 2011 Cuma

GECE

gece sessiz ve ağır.

belki gece gebedir umuda

kim bilir…

ağır gece,

ağır ağır

ağaracak

ve biz

uykuda olacağız.


gece ağır,

gözlerin değil.

nedense ağır değil gözlerin!

gözlerim,

gözlerinde ağır.


gecenin merkezi var,

orada çiçekler de açabiliyor

renkleri parlement mavi sanki,

zümrüt yeşili düşlerin içinde gözlerin, belki!

iç içe herşey yani.


gece yine ağır ağır

ağaracakken

bir ses gelebilir,

senin!


kuşların ve

çatı katlarında ağlayan

tüm kadınların

sonsuza kristalleşen

sesleri gelir sonra,

duyuldukları an

asılı kalan havada.


ancak göz teması kurarsa umutlanır

penceremizi teğet geçen güvercinler

‘yumuşak’ yeni bir anlam kazanır dilimde.

dilim,

dilim dilim

pare pare

tel tel

ayrılır

senden doğru

kopup gelirim kendime.


muammadır sevgilim!

korkup da

usulca sana seslenmediğim

o anlar…

oysa,

adını eskitmek

adınla eskimek de var

gün gün

yaş yaş,

kainat!


gece ağır!

kanı kurumuş

yarası ağrımakta

ceylan gibi ağır gece.

sen yoksun,

gözlerin yok

ve biz uykuda olacağız yine.

17 Nisan 2011 Pazar

AYDINLIK

Ellerimiz olsa, daha hünerli
Bilinçli bilinçlerimiz olsa.
Sanki, burada hiç ölmemiş ve dirilmemiş sevgilerimiz var gibi olsa.
Gitmemiş olsa zamanın tozlu ama saydam geçitlerinden şimdi dönenler
Sevmemiş olsak birbirimizi böylesi sevgiden biçimsiz.

Yek vücut aydınlığım seninle
Kuru yaprağı,
Suyun taşıması gibi üzerinde.

11 Nisan 2011 Pazartesi

Senden Bana Yar Olmaz

Senden bana yar olmaz
Olsa vefakar olmaz

Kışa çevirme yazımı
Çalıp dinletme sazımı
Küstürüp sen al nazımı
Yaralıyam yaralı

Her ağaçta bar olmaz
Seven bahtiyar olmaz

Kışa çevirme yazımı
Çalıp dinletme sazımı
Küstürüp sen al nazımı
Yaralıyam yaralı

Yar ki yardan ayrılsın
Ağlamaktır neşesi

Kışa çevirme yazımı
Çalıp dinletme sazımı
Küstürüp sen al nazımı
Yaralıyam yaralı


10 Nisan 2011 Pazar

Gıdıklanan Düşünceler

Sessizliklerimiz…
Dar yollarından geçerken kurmağa çabaladığımız
İlişkilerin içine yerleşen.
Daha da çabaladığımız
Sonunda çabalamaktan,
Çabalayamamaktan yorgun düştüğümüz,
Koşa koşa sığındığımız sonra, sessizliklerimiz.

Düğümlerine birer bayrak diktiğimiz ilişkiler
Düğümlerinden doğar oysa kanamaklı benimseyişlerimiz
En çok yakınlaşmaya ihtiyaç duyduğumuz
Garip biçimde en anlaşılır olan onlar
En uzakta bıraktıklarımız olmadılar mı şimdi?

Kendi yolunun yazgısına kapılmıştır
Yaşamında rolü olan herkes bir biçimde
Ne çok iş vardır bitirilmesi gereken
İzole eden bir öznellik
Öznelleştikçe o meşhur kabuğu besleyen.

Döngü başlamıştır işte bir defa
Bir defa daha
Ta ki döngünün
Anlamı, öznel özenliliğe vahşice dayanana kadar
Özenli olmayı denerken
Ne de kanırtıcıyız aslında.

Bir biçimde yakınlık duyduğun “o”
Bir gölge olur aniden
Sanki hiç yoktu da
Sen kurdun o’nu düşleye düşleye
Yüklediğin anlamları düşün
Her şeye her şeye
Yeniden.

Ve işte anlam yükleyebildiğin ölçüde
Nefes alabildiğini sandığın bu yaşayış hali
Sonunda merkezden ele geçirince seni
Anladın!
Anladığını anladığın
Anladığın mıydı cidden
Ya da
Anlamaya gereksindiğin miydi arayıp bulduğun anlam?

9 Nisan 2011 Cumartesi

Ben,
en çok kendi kendime
şefkat gösteririm.
Kimse kalmayınca
bu ıssızda.