22 Nisan 2011 Cuma

GECE

gece sessiz ve ağır.

belki gece gebedir umuda

kim bilir…

ağır gece,

ağır ağır

ağaracak

ve biz

uykuda olacağız.


gece ağır,

gözlerin değil.

nedense ağır değil gözlerin!

gözlerim,

gözlerinde ağır.


gecenin merkezi var,

orada çiçekler de açabiliyor

renkleri parlement mavi sanki,

zümrüt yeşili düşlerin içinde gözlerin, belki!

iç içe herşey yani.


gece yine ağır ağır

ağaracakken

bir ses gelebilir,

senin!


kuşların ve

çatı katlarında ağlayan

tüm kadınların

sonsuza kristalleşen

sesleri gelir sonra,

duyuldukları an

asılı kalan havada.


ancak göz teması kurarsa umutlanır

penceremizi teğet geçen güvercinler

‘yumuşak’ yeni bir anlam kazanır dilimde.

dilim,

dilim dilim

pare pare

tel tel

ayrılır

senden doğru

kopup gelirim kendime.


muammadır sevgilim!

korkup da

usulca sana seslenmediğim

o anlar…

oysa,

adını eskitmek

adınla eskimek de var

gün gün

yaş yaş,

kainat!


gece ağır!

kanı kurumuş

yarası ağrımakta

ceylan gibi ağır gece.

sen yoksun,

gözlerin yok

ve biz uykuda olacağız yine.